Sign up with your email address to be the first to know about new products, VIP offers, blog features & more.

Yeşilmişik!

Can Yücel’in “Yeşilmişik” şiiri yeşile ne kadar anlam ve derinlik katıyorsa sanırım “yeşil badanalama” yapan markalar ilkbaharın müjdecisi bu rengi o kadar karartıyorlar. Bu şiirle ısınan, sıcacık duygularımızın üzerine bir kova buzu boca eden anlayışın bakmayın yeşille sarmaş olduğuna gerçekte geleceğimizi karartıyor.

İnsanlık 20. yüzyılda tüketim kültürü oluşturmak ve buradan nemalanmak uğruna iklim değişikliği meselesi için bağırıp çağırdığı kadar insan haklarının yok edilmesine karşı ses çıkarsaydı inanın bugün bir iklim krizi gündemimiz olmazdı.

Kurum kültüründe varsa doğa dostu şirket olunur!

Yaşadığımız yangın ve sel gibi felaketler iklim krizinin ne denli sarsıcı ve etkileyici boyutta kapımızın önünde durduğunu gösteriyor. Sadece ülkemizde değil dünyanın dört bir köşesinde önü alınamayan doğal afetler insanlığın geleceğini tabii ki tehdit ediyor. Kendi ellerimizle ördüğümüz ve aymazlığımızla sıvadığımız bu felaketlere pansuman olabilecek yardımlar konusunda da kafalar karışık. Büyük can ve mal kaybının yanı sıra kendi doğal döngüsüne ne zaman kavuşacağını bilemediğimiz habitat için herkes bir şeyler yapmak istiyor.

İtibar yönetiminin akordu nasıl yapılacak?

Kurumsal iletişimin temel misyonu kurumsal markanın yönetilmesidir. Bununla ilgili elindeki malzeme; şirketin kültür ve değerleri, kurumsal amaç ve CEO’nun vizyonudur. Bunlar aynı zamanda kurum itibarının yönetilmesi ile ilgili hammaddelerdir. Kurumsal iletişimin filarmoni orkestralarındaki birinci kemancı gibi konser öncesi tüm enstrümanların ses uyumunu sağlamakla ilgili yükümlülüklerine benzer bu malzemenin birbirleri ile tutarlılığını kontrol etmeleri gibi sorumlulukları vardır.

İletişim becerileri danışmanlıkla başlar

Stratejik iletişim dünyasının yeni bir vizyona ihtiyacı olduğu açık. İletişim
profesyonelleri kendilerini dört bir taraftan kuşatılmış hissediyorlar. Günlük medyada
haber olabilme ve sosyal medya sarmalında koşturmaktan asıl işlerine
odaklanamıyorlar. Asıl işlerini burada “iletişim stratejileri geliştirebilmek” olarak
tanımlamak istiyorum.

Bunun başlangıç noktası da CEO’ları ve yönetim takımındaki
üst düzey yöneticileri stratejik iletişimin ne işe yaradığı ve bu sayede onların kendi
faaliyetleri çerçevesinde kurumsal performansı nasıl artırabileceklerine dair
“danışmanlık” yapmak…Ama uygulamada onlara yönetim takımında “bir koltuk”
bile çok görülüyor!

İletişim Meslek Örgütlerinin Açmazı

Meslek örgütleri her meslek için bir “pusuladır”. Üyelerinin çalışmalarını icra ederken yasalara, kurallara uygun olmanın ötesinde o mesleğin hem meslek mensuplarına hem de topluma karşı taşıdığı başka sorumlulukların da olduğunu hatırlatan bir göstergedir.
Üyelerinin mesleki gelişimi için resmi kurumlarla olduğu kadar başta sivil toplum kuruluşları ve akademik kurumlarla yoğun bir iş birliği içindedirler.

Nilay Örnek’in “Nasıl Olunur” konuğu oldum

Türkiye’nin başarılı podcast yayıncılarından Nilay Örnek’in konuğu oldum. Ocak 2024’de yayımlanan podcast tanıtımında sevgili Nilay şu sözlere yer verdi.

“Nasıl Olunur’un bu bölümdeki konuğu stratejik iletişim yönetimi alanında dersler veren, danışmanlık yapan, uzun süre halkla ilişkiler sektörünün Türkiye’deki öncü isimlerinden biri olmuş #SalimKadıbeşegil. Kadıbeşegil ile sohbete edebiyatçı,

Greenwashing Goygoycuları: “Kim Kirletmiyor ki!”

Kendimizi ve fikirlerimizi “temize” çıkarmak konusundaki yeteneklerimiz zaman içinde suratımıza yediğimiz bir yumruğa dönüşebiliyor. İklim değişikliği meselesinde kucağımızda bulduğumuz “Greenwashing” meselesi için söylüyorum bunu.

Bir süredir Clean Creatives’i takip ediyorum. Birkaç toplantısına da katıldım. (https://cleancreatives.org/)  Özellikle fosil yakıt endüstrisine karşı “dik” duruşu beni onlara yaklaştırdı. Takip ettikleri ve bir baskı kurmayı amaçladıkları ana alan,

Sürdürülebilirlik Sürdürülemiyor!

2000’li yılların başında markalar “sürdürülebilirlik” formaları ile sahaya çıkmaya başladılar. Formalar için her ne kadar “yeşil” rengi tercih etmiş olsalar da her markanın yeşili bir diğerinden oldukça farklılaştı yıllar içinde. Kimisi aslına sadık kalırken bir kısmında yeşil rengin kirlendiği, solduğu, hatta simsiyah bir formaya dönüştüğüne hatta üzerine “Greenwashing” reklamı aldıklarına tanık olduk geçen zaman içinde.

İtibar yönetimi performansınızı hangi kriterlere göre değerlendireceksiniz?

 

İtibar yönetimi için çok yoğun bir mesai harcıyoruz. Sadece iletişim departmanları olarak değil, şirket olarak ciddi bir kaynak ayırıyoruz. Peki “attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değiyor mu?” Nasıl anlayacağız? Nasıl değerlendireceğiz? Kendi performansımızı objektif olarak hangi kriterlere göre raporlayacağız?
Ben olsam şöyle bir mantık kurgusu içinde değerlendirme yapardım.