Demokrasinin omurgası milli irade.
Seçme ve seçilme ehliyetine sahipsen sandık son sözü söyler.
Doğru. Bu milli iradenin “tecellisi” olarak tanımlanıyor. Ancak milli irade sınavını geçtikten sonra uyulması gereken kurallar var; aynen “sürücü ehliyeti” almak gibi…
Yaşın tutuyorsa…
Araç kullanmakla ilgili gerekli eğitimleri tamamladıysan…
Salim Kadıbeşegil
Truman Show!
Son dönemde yaşanmakta olan olayların ışığında birden, -nedense-, Truman Show isimli filmi anımsadım!
The Truman Show Andrew Niccol tarafından yazılan ve Peter Weir‘ın yönettiği 1998 yapımı bir filmdir. Filmde Jim Carrey, Laura Linney,
Siyasette “itibarlı” olmak!
“İtibar” siyaset jargonunun baş tacı…
Tüm söylemler “itibarla” ilgili bir meselenin kapısını çalıyor…
Ama gel gelelim;
Siyaset kurumunun itibarı “yerlerde sürünüyor”.
Beni tanıyanlar, daha önceki yazılarıma göz atmış olanlar bilir;
“Siyasette, sporda ve sekste itibar yönetimi olmaz” felsefesini savunurum.
Siyasette ve adalette itibar arayışı!
Siyaset ve adalet kurumları “itibar yönetimi” yapıyor olsalardı hayatımız acaba ne kadar farklı olurdu?
Yani itibar yönetiminin ana girdileri olan;adil olmak, açıklık, şeffaflık, sorumluluk ve hesap verebilirlikle işler yönetilebilseydi!
Rüşvet, yolsuzluk bataklığına saplanmış bir ülke konumunda oluşumuz sadece bugüne özgün bir gündem değil.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü yolsuzlukla mücadelede İskandinav ülkelerinin 89 puanla listenin üst sıralarında olduğunu açıklarken Türkiye 177 ülke arasında 53.
Cihangirli oldum!
Yaklaşık yirmi yıldır bir ayağım İstanbulda…
Bunun ilk on yılını Teşvikiye Camiinin hemen yakınında, cadde üzerindeki Güneş apartmanında geçirdim. O trafik yoğunluğu içinde 500m2’yi bulan bahçesi ile gerçekten bir “vaha” idi.
Sonra Kabataş’lı yıllar başladı…
Setüstünde, Topkapıdan, Boğaz Köprüsüne uzanan; Salacak, Üsküdar,
Yerel Seçimler, Adaylar ve “Sim City”…
Yerel seçimler geliyor…
Bizi mutsuzluk üreten kentlerde yaşamak zorunda bırakan…
İşaret parmağının aşağı yukarı sallayan ve “benim istediğim gibi yaşayacaksın” diyen…
İnsan ve çevre odaklı matematikten yoksun…
Kentli olma bilincini, AVM, kule binalar, estetikten uzak yapılaşmanın hücrelerine hapseden bir anlayışa “yine” teslim olacağımız bir gündem var önümüzde!
Fahrünnisa Kadıbeşegil’i bu kez Kastamonu’da andık…
Annemiz Fahrünnisa Kadıbeşegil’i bu kez Kastamonu’da andık.
Yaşamının 50 yılından fazlasını alan…
Yeri geldiğinde ziraatçi,
Yeri geldiğinde sanatçı,
Yeri geldiğinde entelektüel kimliği ile Kastamonu yaşamının her daim bir yerinde vardı.
Orası bir “Anadolu laboratuvarı” idi..
Babamız Seyfettin Kadıbeşegil bir ziraatçi idi.
Türkiye’nin İtibarı ve Gezi Raporu!
Geçtiğimiz günlerde Finlandiya’dan bir konuğumu ağırladım.
Hoş, beş sohbet arasında…
Gezi Parkı eylemleri ile ilgili Uluslararası Af Örgütü raporunu sordu…
Henüz okumamıştım…
İçeriğinde neler olduğunu kısmen ondan dinledim.
Uluslararası Af Örgütü dünya çapında 150’den fazla ülkede faaliyet gösteriyor.
Üç milyon üyesi, destekçisi ve aktivisti var.
Gündemimdeki konu başlıkları…
Önümüzdeki bir kaç hafta içinde beş etkinlikte çeşitli konuşmalar yapacağım. Bunların kimileri panel, kimileri konferans kimileri ise konuk konuşmacı ortamında olacak. Biri uluslararası toplantı diğerleri ulusal toplantılar. Hepsinin ortak özelliği ise ev sahiplerinin sivil toplum kuruluşları olması…
Bugünlerde bu konuşmalarımla ilgili içerik hazırlığı içindeyim.
Ama hangi konu başlığı olursa olsun yolum “küresel bireylere”
Önümüzde üç seçim var… Ve “NO”!
Önümüzdeki üç yıl içinde kendimizi üç seçim içinde bulacağız. Şu anda 15 yaşını doldurmuş olanlar ilk kez sandık başlarına gidecekler. Yani kaba bir hesapla bir sonraki milletvekili seçimlerinde 10 milyon yeni seçmen siyaseten sandıkta olacak! Başka bir bakış açısı ile 35 yaş altında 25 milyon seçmen olacak. Ellerinden cep telefonlarını düşürmeden,