Kurumsal iletişimin temel misyonu kurumsal markanın yönetilmesidir. Bununla ilgili elindeki malzeme; şirketin kültür ve değerleri, kurumsal amaç ve CEO’nun vizyonudur. Bunlar aynı zamanda kurum itibarının yönetilmesi ile ilgili hammaddelerdir. Kurumsal iletişimin filarmoni orkestralarındaki birinci kemancı gibi konser öncesi tüm enstrümanların ses uyumunu sağlamakla ilgili yükümlülüklerine benzer bu malzemenin birbirleri ile tutarlılığını kontrol etmeleri gibi sorumlulukları vardır.
İletişim becerileri danışmanlıkla başlar
Stratejik iletişim dünyasının yeni bir vizyona ihtiyacı olduğu açık. İletişim
profesyonelleri kendilerini dört bir taraftan kuşatılmış hissediyorlar. Günlük medyada
haber olabilme ve sosyal medya sarmalında koşturmaktan asıl işlerine
odaklanamıyorlar. Asıl işlerini burada “iletişim stratejileri geliştirebilmek” olarak
tanımlamak istiyorum.
Bunun başlangıç noktası da CEO’ları ve yönetim takımındaki
üst düzey yöneticileri stratejik iletişimin ne işe yaradığı ve bu sayede onların kendi
faaliyetleri çerçevesinde kurumsal performansı nasıl artırabileceklerine dair
“danışmanlık” yapmak…Ama uygulamada onlara yönetim takımında “bir koltuk”
bile çok görülüyor!
İletişim Meslek Örgütlerinin Açmazı
Meslek örgütleri her meslek için bir “pusuladır”. Üyelerinin çalışmalarını icra ederken yasalara, kurallara uygun olmanın ötesinde o mesleğin hem meslek mensuplarına hem de topluma karşı taşıdığı başka sorumlulukların da olduğunu hatırlatan bir göstergedir.
Üyelerinin mesleki gelişimi için resmi kurumlarla olduğu kadar başta sivil toplum kuruluşları ve akademik kurumlarla yoğun bir iş birliği içindedirler.
Nilay Örnek’in “Nasıl Olunur” konuğu oldum
Türkiye’nin başarılı podcast yayıncılarından Nilay Örnek’in konuğu oldum. Ocak 2024’de yayımlanan podcast tanıtımında sevgili Nilay şu sözlere yer verdi.
“Nasıl Olunur’un bu bölümdeki konuğu stratejik iletişim yönetimi alanında dersler veren, danışmanlık yapan, uzun süre halkla ilişkiler sektörünün Türkiye’deki öncü isimlerinden biri olmuş #SalimKadıbeşegil. Kadıbeşegil ile sohbete edebiyatçı,
Greenwashing Goygoycuları: “Kim Kirletmiyor ki!”
Kendimizi ve fikirlerimizi “temize” çıkarmak konusundaki yeteneklerimiz zaman içinde suratımıza yediğimiz bir yumruğa dönüşebiliyor. İklim değişikliği meselesinde kucağımızda bulduğumuz “Greenwashing” meselesi için söylüyorum bunu.
Bir süredir Clean Creatives’i takip ediyorum. Birkaç toplantısına da katıldım. (https://cleancreatives.org/) Özellikle fosil yakıt endüstrisine karşı “dik” duruşu beni onlara yaklaştırdı. Takip ettikleri ve bir baskı kurmayı amaçladıkları ana alan,
Sürdürülebilirlik Sürdürülemiyor!
2000’li yılların başında markalar “sürdürülebilirlik” formaları ile sahaya çıkmaya başladılar. Formalar için her ne kadar “yeşil” rengi tercih etmiş olsalar da her markanın yeşili bir diğerinden oldukça farklılaştı yıllar içinde. Kimisi aslına sadık kalırken bir kısmında yeşil rengin kirlendiği, solduğu, hatta simsiyah bir formaya dönüştüğüne hatta üzerine “Greenwashing” reklamı aldıklarına tanık olduk geçen zaman içinde.