Caz müziğinin tılsımlı bir dokunuşu var insana.
Belki siyah renkli insanların pamuk tarlalarında “biat” kültürü duvarlarında gezdirdikleri tırnaklarının çıtırdısı ile başlamış olabilir…
Ya da sözcüklerin tanımlamaya yetmediği büyük aşkların ve hemen peşinden gelen acıların notalardaki ifadesi de olabilir.
Ama şu bir gerçek ki; caz yaşamın ta kendisidir.
Tıpkı türkülerimiz gibi…
Notalarında …
Aşık atışmalarında…
Gazellerde, uzun havalarda…
Havasına girip oyun havalarında birbirine kenetlediğimiz ellerimizde
Yaşattığımız türkülerimiz yaşamın ta kendisidir.
Aşık Veysel’in ölümünden bir kaç saat önce söylediği…
“Gelmez yola gidiyorum” u bulursunuz içinde…
Her biri bir öyküdür.
Yaşamın ta kendisidir!
Türküler gibi caz da ritmdir!
El çırparız, parmak şaklatırız, ayaklarımız farkına varmadan tempo tutar. Yaşamın ritmini beyine, yüreğe taşır. Bir duygu selidir, akar gider. Her birimizi başka alemlere sürükler.
Din, dil, ırk, yaş, cinsiyet farkları müziğin ve ritmin notalarında ortak bir erime noktasında buluşurlar.
Caz sanatcıları ve cazseverlerin caz notalarındaki buluşmalarının içinde;
Tebessüm vardır…
Dostluk kokar ortam.
Şefkatli bakışlar
Havada uçuşan sıcak notaları yakalar.
Tevazu doruktadır.
Hiyerarşi kapıların sokağa bakan kısmında kalmıştır.
Belki notalara eşlik eden sözler can yakar, iç acıtır… Ama
Sevgiyi, aşkı, umudu yeşertir.
Tıpkı türkülerimiz gibi…
Meraklıları için;
Radyo “Cazkolik”…
Dr. Ahmet Erözenci ile bir söyleşi yaptık.
Bir yandan caz dinledik.
Diğer yandan “itibar yönetimini” konuştuk.
http://www.cazkolik.com/radyocazkolik/default.asp?radyoId=4&id=379
ercan tutal
Nisan 25, 2012” danssiz…muziksiz…asksiz bir yasam…dupeduz bir azap…bir yanilgi..!”
ercan