Sign up with your email address to be the first to know about new products, VIP offers, blog features & more.

Stratejik Bataklık!

Blogumun bugünkü konuğu ağabeyim Ahmet Kadıbeşegil. Yerel yayınlarda yazmakta olduğu yazılardan birini yayımlıyorum. Tanımayanlar için; 35 yılı aşkın bir süre parlamentoda aktif gazetecilik yapmış rahmetli Örsan Öymen, Uğur Mumcu kuşağının temsilcilerindendir. İzmir’de yaşıyor. Özellikle gençlerle yeni siyaset üzerine sohbetler yapıyor.

Stratejik Bataklık!
Ahmet Kadıbeşegil

“Stratejik derinlik” felsefesi ile başlatılan komşularla “sıfır” sorun ilkesini benimseyen Neo-Osmanlı yaklaşımı üzerine oturtulan dış politikamız iflas etmiş gözüküyor.

İzlenen dış politika, dünyadaki ve sınırlarımızda oluşabilecek gelişmeleri öngöremedi. Irak’taki, Suriye’de Esad’la yapılan ortak bakanlar kurulunun sonrasındaki gelişmeler, aynı şekilde Mısır’la yapılan toplantıdan sonra oluşan olaylar bunun somut örnekleridir.

Kafkasya’daki gelişmeleri değerlendiremeyen dış politikamız, önümüzdeki dönemde Azerbeycan ve Gürcistan’da olabilecek oluşumlara hazır olup olmadığı kuşku vericidir.
Kısacası “dostlar”ının güvenini yitirmiş Türk dış politikası, saplandığı bataktan nasıl çıkacağını düşünmek zorundadır.
Bu dış politika macerası Türkiye’yi bir “ateş çemberi” içerisine sokmuştur. Bu yaklaşım ile Gazze’yi, Suriye’yi, Somali’yi düşünmekten dış ilişkiler açısından, ülkenin ayağına pranga gibi bağlanan Kıbrıs sorununu çözmek için bir adım atılmamıştır “Kardeşimiz” olarak gördüğümüz İslam ülkelerinden hiç biri Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıma cesaretini gösterememiştir. Bu dış politikamızın kırılma noktalarındandır.
Kıbrıs’ta konfederal bir yapıya götürebilecek bir oluşum ile çözüm yolu bile aranmamıştır.

“Stratejik derinlik” Türkiye’yi bir bataklığa sürüklemektedir. Birleşmiş Milletler, Amerika’, Rusya, Avrupa’ya kafa tutarak dünyaya yeni bir düzen getirmek isteyen, Türkiye’yi  yalnızlaştıran bu yaklaşım ülke içersindeki gelişmeleri de etkilemektedir.

Kürt sorununu da  Ortadoğu’daki gelişmelerden soyutlamak mümkün değildir. Ne AKP ne MİT  ne de kullanabilecek diğer enstrümanlar bu soruna çözüm getiremez.

Çözüm uzlaşmadır. Bununda yeri TBMM’dir Dış politika, kürt, alevi gibi sorunlar, AKP’nin tek başına çözebileceği olaylar değildir. Ülkeyi yönetenlerin söylemleri önemlidir.Söylemlerin üslubu çözümü engelleyen en önemli faktördür.

Dış politikada girdiğimiz “bataktan” çıkmak, ülke içersinde sosyal barışı üretecek yer, diyalog  ortamının yaratılacağı tek çatı olan TBMM’dir. Bunun yapılabilmesi iktidara bağlıdır.”Halkın oyu benim yanımda” anlayışı içersinde “dediğim dedik” diyenler, Mısır’da Mursi’yi iktidara getirenlerin, bugün “yeni firavun” istemiyoruz, diye, Tahrir meydanını dolduran halkı iyi algılamaları gerekir.

Siyasal egoları için ülkelerini riske atan yöneticiler tarihte hiçbir zaman “hayırla” anılmamıştır. Önemli olan yönetim gücünü paylaşarak ülke çıkarlarını koruyabilmektir.

Unutulmamalıdır ki dış politikada iflas eden Neo-Osmanlı özlemi ile içeride eğitim, sosyal hayat, adalet gibi kurum ve yaşantıları bu özlemi gerçekleştirecek adımların atılması yeni Jön Türkleri ve “Yeni Kuvvacı” larıda ortaya çıkaracaktır.

“Tarihi yeni baştan yazmak Ülkeye çok pahalıya mal olur.”

 

 

Henüz yorum yok.

Ne düşünüyorsun?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir