Annemiz Fahrünnisa Kadıbeşegil’i bu kez Kastamonu’da andık.
Yaşamının 50 yılından fazlasını alan…
Yeri geldiğinde ziraatçi,
Yeri geldiğinde sanatçı,
Yeri geldiğinde entelektüel kimliği ile Kastamonu yaşamının her daim bir yerinde vardı.
Orası bir “Anadolu laboratuvarı” idi..
Babamız Seyfettin Kadıbeşegil bir ziraatçi idi.
Atatürk’ün Almanya’ya gönderdiği ziraat mühendislerinden birisiydi.
Kastamonu’nun Aksinir köyü Kadıbeşegil ailesinin 1800’lere kadar giden köklerinde bir kırsal kalkınma modeli idi.
Atatürk Orman Çiftliği’nin kuruluşu da dahil olmak üzere ülkemizdeki fidanlıkların yaygınlaştırılmasında Seyfettin Kadıbeşegil’in çabaları vardı. Ancak 1958 yılında kaybettik onu.
İki çocukla bir başına kalan Fahrünisa Kadıbeşegil, bir yandan tiyatro ve çeviri çalışmaları…
Bir yandan çocuklarının iyi eğitim alması…
Bir yandan da Aksinir köyünde ziraatçilik çalışmalarını bir başına sürdürdü.
Kastamonulular onu hep sevdi. O da Kastamonuluları…
Yeri geldi eline tırpan aldı, buğday biçti…
Yeri geldi harman makinası, biçerdöver gibi ziraat araçlarının üzerinde köylülerini ilk kez bu modern araçlarla tanıştırdı. Rehberlik etti.
Kastamonu doğası, insanı, kent kültürü ile bir başkaydı O’nun için…
İşte Mustafa Afacan Kastamonu gazetesinde vefat yıldönümünde bu duyguları dile getirdi.
1600’lü yıllardan bu yana dimdik ayakta duran Kurşunlu Han Otel’in salonlarında dostları buluştu bu yıl. Anılarını paylaştılar. Tanıyanların gözleri doldu. Tanımayanlar gurur duydular.
En sevdiği yağlı boya tablolarından biri, “ihtiyar adam” şimdi Kurşunlu Han Otelin’in duvarında.
Sevgi…
Dostluk…
Sanat…
Onurlu bir yaşamın mücadelesinin kareleri Fahrünnisa Kadıbeşegil ile Kastamonu’nun sonbahar renkleri oldu.
oğulcan şişman
Ekim 13, 2013ne mutlu sana abi ne yetenekli ve gayretli bir annen varmış.toprağı bol olsun.