Sign up with your email address to be the first to know about new products, VIP offers, blog features & more.

Erkekler için yaşamın lezzeti 45-55 yaş bandında!

Bir gün konuşmacı olduğum bir konferansın kahve molasında uzun zamandır görüşmediğim dostlarımla sohbet ediyordum. Tesadüf kümelendiğimiz grubun tamamı erkekti. Bir tanesinin o gün doğum günüymüş ve 45 yaşına giriyormuş. “Yeni dünyana hoşgeldin” dedim.
O ve diğer dostların şaşkın bakışları arasında ne demek istediğimi açıklamaya çalıştım.
“Bir erkeğin eğer ciddi bir sağlık sorunu yoksa bana göre yaşamın lezzetini damaklarında dolaştıracağı yıllar 45-55 arasıdır” dedim. Ama ben 55’i geçtiğim için 5 yıl bonus veriyorum ve bunu 45-60 yapıyorum diye de ilave ettim.
“Yani ne demek bu?” şeklindeki bakışları cevaplamak durumundaydım. Aslında Ertuğrul Özkök bir yazısında benzer bir yaklaşımda bulunmuştu ama…
9111_1324399564_9Eğer bir erkek, 45 yaşına geldiğinde kariyer meselesini çözmüş ise, ailesi ile ilgili temel ihtiyaçları giderebilmiş ve aile bireylerinin güvencelerini tanımlamışsa…
Paranın neleri satın alabileceği, neleri alamayacağının ayrımını yapmayı öğrenmişse…
Makam, kırmızı halı, rütbe gibi “itibar getirdiği” düşünülen sanal yanılgıları vestiyere asabilmişse…
İkinci bir kariyer yapmanın “tam zamanı” duygusu içini kemirmeye başlamışsa…
O güne kadarki başarısızlıklarını “kültürel zenginliğine katık edebilmişse”
Yaşamın kalite örgüsü olan; resim, müzik, edebiyat gibi alanların kendini yenilemenin araçları olarak görmeye başlamışsa…
O güne kadar yeterli,derinlikte “dostluk biriktirmişse”
O erkeğin yaşamı imrenilecek bir on yılı hak ediyor demektir.
Çünkü 45’inde bu noktada olan erkek;
Nereye seyahat edilecek, ne yenilecek, ne içilecek, ne giyilecek, kim görülecek konularında kapısı çalınacak biridir.
Duygularını en saf, en doğal, en “olması gerektiği” gibi paylaşmaktan çekinmeyecektir.
O güne kadar hiç denemediği halde “şiir” bile yazmaya başlayabilir. Bir tiyatro oyununda “rol” talep edebilir. Resim kurslarına gidebilir ve sergi açabilir. Müzikte yeteneklerini sınayabilir.
Bu erkek “büyük mutlulukların” peşinde değildir artık. Anı yaşamayı ve o anın içindeki  mutlulukları keşfetmeyi, uzakta “ne zaman geleceği belli olmayan” mutluluklara tercih eden “birisidir”.
Ödüllere gitmez. Ödüllerin ona geleceğinin bilincindedir. Bunun “Oskar” olmasının gerekmediğini, ödevine yardım ettiği alt komşusunun ilköğretimdeki kızı tarafından teşekkür anlamında ona yazılmış bir “şiir” bile olabileceğinin bilincindedir.
Dostlukları gerçek ve kalıcıdır. İyi gün dostu değil, zor zamanların oyun kurucusudur artık.

Epikür

Epikür

Yaşam yönetiminde Epikür dönemine girmiştir. “Zevk, mutlu bir yaşamın başlangıcı ve amacıdır” demez ama hissettirir! Veya; “Hayatı zevkli kılan şeyler, kolay bulunmayan şeylerdi ama aslında hiç de “pahalı” değildiler.” gibi laflar ederler!
Yaşamın kalitesi “ondan” sorulurcasına bir “bilge adamdır” artık O!
Savaşların, derin toplumsal çatışmaların içinde bile “yaşamı anlamlı kılacak” bir pusuladır.
Kısacası, yaşamın gerçek lezzeti ile buluşmak için “nereye” bakacağını biliyordur.
Bir erkek hiç bir zaman 30’larında bu yazdıklarımızı kendine dert edinmez. Başka öncelikleri, hedefleri, beklentileri ve “değerleri” vardır, o yaşlarda!
Bu 40’ına kadar böyle devam eder. 40 yaşına kadar kariyeri ile “net” kazanımları olmamışsa, para, sağlık, aile gibi yaşamın omurgası olan konularda bir alt yapı oluşturamamışsa, ya da “hazırdan yemişse”, 40’ından sonra istesede bunları yaşam kalitesi ve lezzeti ile buluşturacak bir performans gösteremez.
Altında teknesi olsa bile nasıl usturamaca atacağını bilemez.
BMW 7.40’a biniyor olabilir ama penceresinden dışarı mandalin kabukları atar!
Müzayeden bir dolu paraya heykel alır ama çalışma masasında kâğıt ağırlığı olarak kullanır!
Yaşamı paranın satın alabileceği “şeyler” üzerinden kurgular. Buna “insan” da dahil olabilir!
Terazinin kefelerinde ya kolay yoldan sahip olunmuşluklar ya da beceriksizlikler veya yeteneksizliklerin yumak olduğu gramlar duruyordur.
Hele bir de yaş kırklara gelmiş ve hem kariyer anlamında hem de yaşamın omurgası olarak tanımladığımız sosyal birikimler elde avuçta yoksa!
İşte bu en kötüsü… Bu yaştan sonra -istisnalar hariç-  tamirat/tadilat fayda etmeyecektir.
Her şey yarım yamalak, bir ondan, bir bundan şeklinde olacaktır.
Başkalarının hayatlarından “rol” çalma yegane uğraş haline dönüşecektir.
Zamanında değerlendirilmemiş fırsatların anıları bir “zenginlikmiş” gibi sunulacaktır.

Erkeklerin 45 yaşına yapacakları hazırlıklar için son şansları 40-45 bandıdır. Bir çeşit “hazırlık sınıfı” yani… Bir yandan mevcut işler, güçler; diğer yandan 45’e hazırlık gerektiren konular… Yeterli bir süredir yaşamın kalitesi ile buluşmak isteyenler için.

Bütün bunları anlattıktan sonra “beklediğim” soru geldi;
“Peki ya kadınlar için durum ne?”
Cevabı çok basit aslında… Erkeklerin 45-55 yaş bandında yaşamın kalitesi, lezzeti ve bunlara paralel beklentileri her ne ise kadınlarda bunun karşılığı 30-40!
Hodri meydan:-)

4 Responses
  • Fatma
    Eylül 29, 2014

    Sevgili Salim,

    Ne güzel tespit etmiş ve yazıya dökmüşsün. Kadınlardaki yaş aralığına ben de 5 sene opsiyon vereyim de 45 diyelim. Ama kadınların erkeklerden önce bir yaşam gurmeliğine erişmiş olmaları çok da önemli. Çünkü her erkeğin hayata bakışını, en çok yanındaki, yakınındaki kadının hayata bakışı etkileyecektir diye düşünüyorum.

    Yaşamdan tat alınacak her noktada bir kadının yön göstermesi, erkeğin bir taraftan da yaratıcı yollar bulmasına fayda sağlayacak ve zevk alma alanlarını genişleterek tekrar çevresine sunmasına vesile olacaktır.

    Bugünlerde ne yazık ki daha bu gurmelik meselesine gelemeden; kalitesiz bir yaşamın içinde soluk almaya çalışıyor, para ile satın alınan hayatlar arasından elle tutulamayan görgü, bilgi, estetik gibi unsurları mum ışığında arayıp duruyoruz.

    Kuşaklar değişti diyoruz ya, belki de bu bahsettiğin yaş aralıkları da daha erken zamanlara geldi. Artık 40’lara kalmadan herkes her şeye sahip hale geliyor. Üstelik garip olansa, aynı hızda hepsini tüketmekten de haz alıyor, rahatsız olmuyor.

    Kimse artık elle tutulmayan bir şey biriktirmiyor sanki. Yani birikimli bir toplumdan dönüşüm yaşıyoruz. Bugün biriktirilen sadece elle tutulabilenler.

    Bakalım bu hızlı dönüşümler, sahte yaşamlarda, yaşamdan zevk alma konusunda daha ne kadar mutluluk verecekler.

    sevgilerimle,

    Fatma Çelenk

    • Yılmaz
      Haziran 17, 2018

      Doğrusu tam bir tespit yazı yazmış

  • Edipdeniz
    Nisan 19, 2019

    Eve çok doğru bi tespit ben 44 yaşındayım ve bu yazılanların yüzde yetmişinci yaşıyorum yılların ne kadar çabuk geçtiğini ve artık doğru adımları atmanın zamanının geldiğini anliyorsunuz

    • Salim Kadıbeşegil
      Nisan 19, 2019

      Teşekkürler Edip bey. Yolunuz açık olsun. Ben geldim 65’e ve son yirmi yılla fena hesaplaşıyorum

    Ne düşünüyorsun?

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir