Sign up with your email address to be the first to know about new products, VIP offers, blog features & more.

Kişisel Marka…

Marka sözcüğünün gizemi ve büyüsü olduğunu düşündüğümüzde yolumuz ister istemez “kişisel marka” meselesine çıkıyor.
Yaşam göstergeleri bir anda “kişisel marka” ile donatılıyor.
Herkes birer kişisel markadır!
Ancak marka olmak var, “marka” olmak var!

Nerede çalıştığın…
Nerede oturduğun…
Ne yediğin, ne içtiğin…
Nerelere gittiğin…
Ne okuduğun…
Arabanın ne marka olduğu…
Ne “marka” giysileri, ayakkabıları tercih ettiğin…

deryacoskun.wordpress.com

deryacoskun.wordpress.com

Toplumsal yaşamın içinde sınıfsal göstergeler olarak kabul edilen kulüplere, derneklere, cemiyetlere üye olup, olmadığın…
Akşam iş çıkışı hangi arkadaşlarınla bir araya geldiğin…
Eve yemeğe gelen misafirin kim olduğu…
Teknenin cinsi, uzunluğu, hangi marinaya bağlı olduğu…
Yurt dışı seyahatlerde nereleri tercih ettiğin, hangi otellerde kaldığın, hangi restoranlarda yemek yediğin… Hangi havayolunda nasıl bir statü tercih ettiğin…

Kişisel marka olabilmenin “reçetesiymiş” gibi algılanıyor.

Yaşamlarının “omurgasını” bu tercihler üzerine kuran ve “kişisel marka” meselelerini böyle yönetmeye çalışanların sayısı az değil!
Aslında yaşamın akışı içinde ayağımızın altından akıp giden onlarca davranış tercihimiz bir anda karşımıza nasıl bir “kişisel marka” olduğumuzun göstergeleri olarak çıkıveriyor!
Oysa sıradan bir yaşamın, sıradan bir insanın, gösterişten uzak kendi halindeki bir kurgunun yansıması olabilir “kişisel marka”
Önemli olan; kendi iç dünyanızdaki değerlerin yansıması olarak mı, yoksa başkalarının gözünde aslında size ait olmayan ama “varmış” gibi algılanmak istemenin kavgası mıdır kişisel marka olmak!
Soru çok basit; insanların hakkınızda neleri konuşması ve takdir etmesi sizi nasıl “markalaştırır”? İkinci soru daha basit; “kimlerin” gözünde takdir edilmek sizi yüceltir/markalaştırır?

Kendiniz için değil başkaları için sahip olduğunuz ve uğruna ölümcül bir tutkuyla bağlılık yemini etmişçesine “emanet” bir yaşamın maddi zenginlikleri mi?
Yoksa toplumun duyarlılıkları ve değerlerini yaşamın içine katık etmiş ve sadece “size ait” davranışlarınızın takdir edilmesi mi?

Kişisel markalar yüz yıllarca yaşayabilir…
Rol model olabilir…
Uğruna türlü eziyetlere değebilir…

Ya da uğruna çok para harcanır ama  “beş para” etmeyebilir!

 

Henüz yorum yok.

Ne düşünüyorsun?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir