Business Life Kasım 2022 sayısında yer alan görüş yazım:
Sürdürülebilirlik kavramının asıl adı “sürdürülebilir insani gelişimdir”. Kavramı bu şekilde anlarsak itibarlı bir kurum olma yolunda mesafe alabiliriz. Yani mesele karbon ayak izi ölçümlenmesine indirgenmemeli. Bu gezegene karşı ağaç dikmenin ötesinde sorumluluklarımız var. Sonuçta “misafiriz”! Misafir misafirliğini bilmeli ve sürdürülebilir insanı gelişime katkı olacak her konuyu günlük yaşamın bir parçası haline getirmelidir. Eğer bu anlayış kurumların kültürü haline dönüştürülürse çıktısı itibar olabilir.
COP 26 sonuçları ile umutlarımız yeşermedi ama “iyi haberler” bir nebze de olsa içimizi ısıtmıştı. Ama Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan süreç başta nükleer ve kömür santrallarının yeniden birer enerji kaynağı olmaları konusu olmak üzere, COP 26’daki iyi niyetli aksiyon planlarını ister istemez rafa kaldırdı. Belki de 20 yıl geriye gittik ve maalesef şimdi filmi başa sardık.
Sosyal sorumluluk kavramında çare arıyoruz ve hatta cesaretlendirmek için adına ödüller koyuyoruz. Ama sosyal sorumluluğun “ödülü” olmaz. GRI Onursal Başkanı Prof.Dr. Mervyn H. King’in tanımıyla sosyal sorumluluk “parayı nasıl kazandığımızdır”! Buradan hareketle kurumlar iş yapma ve yönetme biçimlerini kazandıkları paranın hesap verilebilirliği üzerine bir modele dönüştürmek durumundalar.
Ne düşünüyorsun?