Değişim ve dönüşüm her alanı olduğu gibi itibar yönetimi ile ilgili bildiğimiz doğruları da etkiliyor. Yakın geçmişe dair doğru bildiklerimiz bugün raf ömrünü tüketmek üzere! Bunun çok basit bir nedeni var; itibar kültür ve değerler üzerine yönetilmek üzere kurgulanmış “tılsımlı” bir sözcük. Yakın geçmişin değerlerinin yerini başka “doğrulara” bırakmakta olduğunu görüyoruz. Örneğin iklim krizi meselesi geleceğimizle ilgili bugünkü kadar endişe verici değildi.
Sürdürülebilirlik stratejileri ile itibarımızın korunaklı olabileceğini düşünüyorduk. Ama görüyoruz ki durum öyle değil. İklim krizi beraberinde küresel ölçekte kısık ateşte pişen duran başka duyarlılıkları toplantı masalarına getiriyor. Örneğin “mülteciler” konusu… Yani mülteciler meselesine bir göç olayı olarak mı bakacağız yoksa insan hakları meselesi olarak mı?
Tabii ki Z kuşağının dünyada olup biten her şeye başka bir açılım getirmesi ve kısa bir süre içinde bu yaklaşımlarının şirket politikalarını doğrudan etkileyen bir güce dönüşmesi “nerede yanılıyoruz ya da neyi atlıyoruz” gibi soruları beraberinde getiriyor.
Bir anlamda Z kuşağını “parayı değersizleştiren” ödün vermez duruşları bildiğimiz doğruları yeni ambalajlar içinde servis edilmesini de anlamsız kılıyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki “etik ve adil” yönetim anlayışının lafta eğil hayatın içinde onların da katılımcılığıyla anlamlı uygulama alanı bulması itibar yönetiminde sıkıntılı yerlerin onarılmasına katkı sağlayacaktır.
(*) Business Life Temmuz 2023 sayısı için yazılmıştır.
Ne düşünüyorsun?