(*) BrandMap dergisinin Temmuz-Ağustos 2024 54. sayısı için yazılmıştır.)
19 Temmuz 2024 Cuma, “Kara Cumalar” arasında kendine özel bir koltuğa sahip olduğunun belgesi olarak tarihe geçti. Microsoft’un yönetimindeki bir yazılım güncellemesi ile küresel ölçekte yaşam neredeyse durdu! 3,2 Trilyon dolarlık şirket gün sonunda belki piyasa değerinden %3,7 kaybetti ancak dünyanın en saygın markaları arasındaki yerindeki kaybı bundan çok daha büyük. Bu skandaal neden olan CrowdStrike şirketinin hisselerindeki düşüş ise %13’lerde.
Yapay zekâlı günlerin içinde işimizi ve yaşamı kurgulamayı konuşurken gündeme düşen bu olay sadece Microsoft’u ilgilendirse kendi çapında yönetilir gider. Ancak elinizdeki uçak biletinden, ATM deki para çekme kuyruğuna, sağlık hizmetlerinde sonu ölümcül olabilecek vakalara kadar uzanan bir günlük yaşam kesitinde sorun bir anda Microsoft’un itibarından çıkıyor işi teknoloji ile hayatı yönetmek olan tüm iş modellerinin patron koltuğunda oturanların itibar sıkıntısına dönüşüyor.
Elon Musk’ın olayı “Şimdiye kadarki en büyük IT fiyaskosu” diye nitelendirmesini şimdilik bir kenara park edelim. İleride kendisine lazım olabilecek dersleri çıkarmaya çalışıyordur.
Ama şu bir gerçek ki tüm kriz yönetim planları bu olay nedeniyle iflas etti! Risk yöneticilerinin günü nasıl geçirdiklerini düşünmek bile istemiyorum. Çünkü bu olay göstermiştir ki asıl sorun teknolojinin getirdikleri ile götürdükleri arasında nasıl bir muhasebe yapacağımız konusundaki yetersizliğimiz. Bu bir kriz değil “kaos”. Her zaman vurguladığım ve “Koronakaos”[1] olarak geçmişte değerlendirdiğim iletişim yönetimi anlayışında temel bir düstur var: “krizler yönetilebilir ancak kaoslar yönetilemez!” Covid 19’da olduğu gibi dünya teknolojinin bu azizliğine karşı hazırlıksız yakalandı. Şimdi az veya çok etkilenen her marka “mavi ekran” stratejisi üzerinde kafa yoruyor. Çünkü kendilerinden kaynaklanmayan bu sorun itibarlarını her saat kemiriyor!
Teknolojinin bir şekliyle kendini tedavi edeceğini biliyoruz. Bilgi toplumunun basamaklarını parmaklarımızın ucundaki klavye ile çıkarken düşe kalka bunu öğrendik. Ancak 19 Temmuz 2024 ile başka bir perde açıldı: tüm dünyanın “el mahkûm” kullanmak zorunda olduğu bir yazılımın patronu Microsoft bir daha böyle bir şey yaşanmayacağı ile ilgili nasıl bir güvence verecek? Yitirilen güvenini yeniden nasıl inşa edecek? Yapay zekâ teknolojileri ile ilgili çok iddialı yatırımları yapmakta iken itibarının onarılması ile ilgili nasıl bir “bedel” ödemeyi göze alacak?
Şu anda dünyanın en büyük şirketlerinden Boeing skandallar serisine eklediği bir diğer “marifeti” ile boğuşuyor. Sahip olduğu teknolojik yetkinlikleri kanıtlamak isterken Uluslararası Uzay İstasyonuna gönderdiği astronotları geri getiremiyor! Ne zaman geri dönebilecekleri bu satırların yazıldığı tarihte hala belli değil! Şirketlerin krizler tarihi içinde Boeing sayfalarını çevirdiğinizde şirketin uzun yıllardır “mavi ekranda” yönetildiğini görebiliyorsunuz.
Her kriz, o krizin muhatabı olan şirketin kurum kültürü ile ilgili bir yansıma yapar. Microsoft’un web tarayıcısında tekelleşmesinin önünü açan Netscape kapışmasındaki politikaları küresel ölçekte işleri nasıl yönetmek istediğinin ip uçlarını barındırıyordu. Yani ekran “mavimsi” olmaya başlamıştı. Ama “hayat devam ediyor”. Bu kaosun içindeki toz bulutu durulacak, yaşam “kaldığı yerden devam edecek”. Microsoft yine dünyanın en değerli şirketi olacak, güvenlikle ilgili önlemlerini gerekli dersleri çıkararak alacak. Ama günün birinde teknolojinin canı sıkıldığında veya huysuzluğu tuttuğunda neden olacağı sıcak bir savaş insanlığa nasıl bir “mavi ekran tuzağına” düştüğünü anımsatacak.
Ne düşünüyorsun?