Özellikle 20. yy’da herşeyi tükettik. Hadi elmayı, armutu, evleri, arabaları, kozmetik, deterjan, gömlek, kravat, elbise derken en korkuncu ilişkilerimizi de tükettik.
Sevgiyi,
dayanışmayı,
barışı,
birbirimizi anlamayı tükettik.
Aşkları tükettik.
Saf, duru kimliklerimizi tükettik.
Tüketmek üzerine yataktan kalktık, önümüze ne gelirse bir kıstası olmadan herşeye “aç” gözlerle bakar olduk. Çünkü ayakta durma gücümüz olan “değerlerimizi” tükettik.
Doğayı tükettik. Aç kalma pahasına, yoksullaşma pahasına… Mülteci kıvamında yaşamın isli, puslu haritalarında kapısında “Kendini Tüket” yazan rıhtımların kenarına ilişebilmek için geçmişimizi tükettik!
Düşmanlıkları ürettik savaşları tüketelim diye!
Denizleri, ormanları, gölleri, nehirleri tükettik… Bize ait zannettik. Değilmiş! Çocuklarımız söyledi.
Siz siz olsun “yaşamı” tüketmeyin. “Tükenmeyin”.
Ms. Milyoner
Nisan 3, 2018Maalesef haklısınız ama yine maalesef bu dünyanın düzeni tüketmek üzerine kurulu bugün. Tek umit, güzel çocuklarla dünyanın güzelleşmesi.
http://www.mrmilyoner.com/guzel-cocuklarla-guzellesecek-dunya/