Yine Shengen vizesi için İzmir’deki Yunan Başkonsolosluğuna başvurduk. Eksik olmasınlar 10 aylık vize vermişler. Pasaportlarımızdaki giriş çıkışlara baksalar son yıllarda özellikle Yunan adalarına ne sıklıkla ziyaret yaptığımızı görebilirler. Buna dayanarak en az iki yıllık vize beklentisi içindeydik. Diğer ülkeler için başvurularda durum nasıl bilmiyorum.
Shengen vizesi için biliyorsunuz bi “evdeki kalemtraşın” cinsini sormuyorlar! Kişisel bilgilerin hem de çok özel bilgilerin, üstüne üstlük aracı kurumlar kanalıyla Başkonsolosluğa verilmesinin yarattığı tedirginlik bir yana bu Shengen vizesi işinin bir “vize” süreci olmaktan çıkıp “iş modeline” dönüştürüldüğünü düşünüyorum.
Önce “aracı kurumlar” ortaya çıktı. Bunlar hizmet üretiyorlar ücret alacaklar tabii. Başkonsoloslukaların üzerinden ciddi bir evrak yükü alıyorlar. Shengen vize ücretini 80 Euro’ya çıktığını öğrendik. Buraya kadar da bir şey yok. Ama ne kadar kısa süreli vize verilirse o kadar çok vize başvurusu yapmak durumunda kalacağımız bir izlenim ortaya çıkarsa bunun altında başka bir mantık aramamız gerekebilir.
Yani bizim aldığımız vize 2020 Şubat ayında bitiyor. Eee Yunan adalarına yaz aylarında gidilir. N’olacak? Yeniden vize için başvurulacak. Aracı kurumun ücretini ver, 80 Euro daha bayıl! Yani yakında vize işlemleri için ödeyeceğimiz ücret yapacağımız tatil masraflarının üzerine çıkacak!
Eğer Yunan ekonomisi düzlüğe çıktı ve “yeteri kadar turist geliyor” şeklinde bir “tok satıcı” durumuna geldiyse mesele yok. Ama turizm gelirleri hala ülkenin itina ile elinde tuttuğu ana kalemlerden biriyse ben ve benim gibi düşünenler nedeniyle evdeki “bulgurdan” olabilir!
(*) Fotoğraf: guletyat.com
Ne düşünüyorsun?