Salim Kadıbeşegil’i; yönetici toplantılarınızda, yıl sonu/yıl başı toplantılarında, bayi/satış ağı toplantılarında, forum/panel/konferans veya kongrelerinizde konuk konuşmacı olarak davet edebilirsiniz.
Bu konuda Speaker’s Agency ile doğrudan temasa geçebilirsiniz.
Tel: 0 212 401 35 45
Konuk Konuşmacı Bilgi Formu: Lütfen çıktı alınız.
Hangi etkinliklere davet ediliyorum?
Bugüne kadar 100’den fazla etkinlikte konuşma yaptım. Bunlar; seminer, konferans, panel, kongre, strateji toplantıları gibi başlıklarda düzenlenen yerli ve uluslararası kurumsal ev sahiplerinin davetleri şeklinde gerçekleşti.
Kimi zaman Brand Finance gibi uluslararası finansal bir markanın Londra’daki yıllık toplantısının açılış sunumunu (2012) yapmak, ya da INBREC (Uluslararası Marka ve İtibar Yönetimi Topluluğu) (2015)gibi uluslararası şirketlerin üst düzey yöneticilerinin katılımı ile gerçekleşen yıllık toplantının ana konuşmacısı olmak gibi görevler verildi… Kimi zaman ise; TKYD’nin (Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği) düzenlediği Uluslararası Kurumsal Yönetim Konferanslarında hem ana konuşmacı (2008-2009) hem de Konferans Başkanı Prof. Mervyn E. King ile günün değerlendirmesini yaptığımız ikili konuşmalar şeklinde oldu. (2010) 2011 yılından bu yana RepMan İtibar Araştırmalar Merkezi tarafından her yıl düzenlenen Uluslararası İtibar Yönetimi Forumlarında hem Forum Başkanlığını yapıyor, hem de yerli ve yabancı konuşmacılarımız ve izleyicilerimiz ile interaktif bir tartışma ortamını yönetiyorum.
Şirketler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, uluslararası kuruluşları kapsayan bugüne kadarki davetlerde “interaktif tartışma” yönetimi ağırlıklı olarak benimsediğim bir uygulama yöntemi. Böylece, sadece ben değil, dinleyici konuklarımızı da söyleşiye davet etme şansım oluyor.
Konuşma konuları başlıkları
Ülkemizde ağırlıklı olarak “İtibar Yönetimi” konusu ile tanındığımdan davetlerdeki öncelikli konu seçimi bu yönde oluyor. Ama itibar yönetimi ile birlikte aşağıdaki konu başlıklarından her hangi birini ya da bir kaçını konuşma konusu olarak belirleme olanağı da söz konusu olabiliyor.
Küresel bireyler
Bilgi toplumu içimizdeki değerlerin yeşermesine neden oldu. On yıllardır baskı altında yüreklerimize gizlediğimiz ve her birimize ait değerler teknolojinin sundukları ile dünyanın dört bir tarafında yankılanmaya başladı. Başta, insan hakları, çevre kirlenmesi, adaletsizlik olmak üzere bir çok konuda evrensel bir platform oluştu. İşte bu platformu oluşturan “küresel bireyler” günümüzde hükümetlerden bile güçlü bir hale geldi.
Şirketler itibar risklerinin ne kadar farkında?
Riskler sadece finansal içerikte mi olmalı? İş dünyasının içindeysek her tarafımız risk dolu ama bunların önemli bir kısmı “itibar riski”… Nasıl ayırt edeceğiz, nasıl tanımlayacağız ve en önemlisi itibar risklerimizi ortadan kaldırmak için neler yapacağız?
Sürdürülebilirlik stratejilerini çalışanlara indirgemek
Gelecek kuşaklara yaşanabilir dünya bırakmak hepimizin ortak arzusu. Ancak bugünün gereksinimlerini karşılarken bunu nasıl yapacağız? Bir yandan iklim değişikliğinin şirketler üzerinde yarattığı baskı, diğer yandan sivil toplumun ve regulasyonların talepleri sürdürülebilirlik meselesine farklı bir yaklaşımı gerektirmiyor mu?
Tek kimlikli dünyada çok kimlikli yaşamak
Hepimizin dünyanın “her hangi” bir yerinde “her hangi” bir insan olarak dünyaya geliyoruz. Deri rengimiz beyaz, sarı veya siyah olabilir. Zaman yolculuğu içinde içinde bulunduğumuz kültür karmaşasında din, dil, ırk başta olmak üzere başka kimliklerle evleniyoruz. Öyle ki “insan” olarak dünyaya geldiğimizi bile unutuyoruz. Peki; nasıl insan kimliğimizle tekrar buluşacağız?
Yaşamda ya İZ bırakırsınız ya da İS
İz bırakabilmek için çok büyük şeyler yapmaya kalkışmak gerekmiyor. Çok büyük paralar harcamak da anlamsız. İz bırakanların ortak özellikleri var. Bunlar neler mi?
* Çatışmalara değil mutluluğa odaklanırlar.
* Kopyalardan değil gerçek kültürlerden beslenirler.
* Bilgiyi, birikimi ve deneyimi karşılıksız paylaşırlar.
* Koşturmadan zamana yayarlar.
* Hedeflerle değil sonuçlarla yaşarlar.
* Yereli önemserler ancak küresel düşünürler.
* Dakikaları yaşam sanatına dönüştürürler.
* Adalet terazisinin bir kefesine insanı, diğerine doğayı koyarlar.
* Onların zenginliği, saygının içinde gizlidir.
Dünyanın en büyük şirketleri “varlık nedenlerini” neden değiştirdi?
2008’de finansal kriz ile Wall Street’in duvarları çatlamıştı.Aradan geçen zamanda duvarların onarılması bir yana dünya ekonomisi daha beter hale geldi. 2020’de ise dünyanın en büyük şirketlerini temsil eden Business Roundtable “şirketlerin varlık nedenini” değiştirerek kapitalizmin “resmen” sona erdiğini, yeni bir döneme “zorunlu” başlangıç yapıldığını duyurdular. Peki bundan sonra ne, nasıl olacak?
Protest Brands (Sosyal Tepki Markaları)
Protest Brand’lar aynen marka gibi yönetilen bir kavram. Ortada bir “fikir” var. Bu fikirler genellikle toplumsal yaşamın duyarlılıklarının görmezden gelinmesi karşısında sokakta yürüyen herkesin ortak tepkisini dile getirmek ve yetkilileri harekete geçirmeye yönelik. Adalet, etik, şeffaflık, sorumluluk, hesap verilebilirlik ilkeleri marka özünü oluşturuyor. Fikrin odağındaki düşüncelerin oraya buraya çekiştirilmeden, bir görüşte, bir okuyuşta net bir şekilde anlaşılması için bir slogana veya bir görsele ya da her ikisine birden gereksinim duyuluyor. Bu fikrin temsil ettiği slogan ve görselin etrafında toplaşanlar da kendi aralarındaki dayanışmayı eylemle ilişkilendiriyorla
Başarı için çalışanların memnuniyeti veya bağlılığı değil “mutluluğu” önemli
1990’lar “çalışan memnuniyeti” kavramı ile tanıştığımız yıllar olarak iş dünyası tarihine geçti. 2000’lerin başında memnuniyetin değil “bağlılığın” daha önemli olduğunu gördük. Çalışan politikalarını bağlılık sonuçlarına uyarlamaya çalıştık. Ancak bununda yetersiz olduğu gerçeği bizi “çalışan mutluluğu” kavramına götürdü. Günümüzün başarılı şirketleri çalışan mutluluğunu önemseyen ve hayata geçirenler olarak karşımıza çıkıyor.
İtibar yönetimi çalışan motivasyonunu tetikler
Çalışanların motivasyonu “bir” numaralı sorun. Ekip çalışmasını “neler” tetikliyor konusuna kafa yoruyoruz, aslında çözümler de üretiyoruz ama saman alevi gibi birkaç gün sonra hepsi uçup gidiyor. Oysa ki “itibar yönetimi” uzun soluklu ama kalıcı bir tercih. Çünkü şirketlerin olduğu kadar çalışanların da kariyerlerinin bir parçası. O zaman itibar yönetimini çalışanlara nasıl indirgeyeceğiz?
Dokuz Adımda İtibar Yönetimi
Kritik soru şu; itibarımızı yönetmekten daha önemli bir işimiz var mı? Tüketicilerin/müşterilerin sadakati, referansları, nitelikli çalışanların adresi, bireysel ve kurumsal yatırımcıların tercihi gibi iş sonuçlarını sürdürülebilir kapsamda elde etmek pek de ulaşılmaz bir hedef değil. Topu topu dokuz aşamalı bir süreç yönetimi…
İtibar yönetiminin dijital halleri
Sosyal medya fenomeni bir anda itibarı delik deiş edebiliyor. Türkiye’den ve dünyadan canlı örnekler her an bizim da iş dünyası tarihine “itibar lekesi” ile geçmemize neden olabilir. Kasıtlı saldırılar, rakiplerin fırsatları değerlendirmesi gibi boşluklar sosyal medyadan üzerimize sıçrayabilir. Nasıl korunacağız, ne yapacağız?
Workshop/ Çalıştay/ Moderasyon Yönetimi
Çok sayıda şirketin üst düzey yöneticileri ile yaptığımız workshop/çalıştay veya moderasyon odaklı çalışmalar için kapsamlı bir hazırlık gerektiğinden zamanlama ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle gerek içerik gerekse lojistik koordinasyon için rahat planlama gerçekleştirilebilecek bir zaman planına ihtiyaç duyulmaktadır.