Sign up with your email address to be the first to know about new products, VIP offers, blog features & more.

Ya Her Şey Etik Olsaydı “racon” n’olacaktı!

Gündem Guatemala Devlet Başkanı Molina’nın yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ile çalkalanıyor. Molina’yı, Guatemala meclisi oybirliği ile Devlet Başkanlığından istifa ettirdi ve yurt dışına kaçma şüphesi nedeniyle de bu satırların yazıldığı günlerde tutuklandı. (Ağustos 2015)

 

Bir zamanlar “yenilmez armada” muamelesi gören devlet başkanlarının üzerinden çok zaman geçmeden kendileri,

Markalar tükeniyor mu?

Ekim 2015’de BRANDMAP hayatımıza girdi. İletişim profesyonellerinin içerik olarak beklentisini karşılaması zaten bekleniyordu. Ama dergi içeriği “iş” dergisi olarak konumlanmaya daha yakın. Karar vericilerin her alanda vizyonlarına katkı sağlayacak bir sunu var elimizin altında.
Ben de hasbelkader aylık yazılarımla bir yerlerinde varım! Kasım sayısındaki yazımda markalar ve tüketmek kavramlarının etrafında dolaştım.

Yaşamın en anlamlı “anları”!

By Posted on 0 No tags 0

Duru Yüksel
Alaçatı Atatürk İlköğretim Okulu 1. Sınıf öğrencisi

Bugün bir konuğum vardı; Duru Yüksel…

Bir röportaj için geldi. Alaçatı’daki evde çalışma ortamındayız… Duru henüz ilkokul 1. Sınıfta. Alaçatı Atatürk İlköğretim Okulunda okuyor.  Farklı mesleklerdeki kişilerle söyleşi yapıyorlar. Bunlar öğretmenleri tarafından video kayda alınıyor.

Erkek Arkadaş

Annemiz Fahrünnisa Kadıbeşegil çok yönlü bir sanat kadını idi. 2009’da kaybettik. Şairdi, ressamdı, çevirmendi, yayıncıydı. 1970’lerde yayımlamaya başladığı Oluşum dergisi 1990’ların ortalarına kadar okurları ile buluştu. 2 binden fazla yazar, çizer, şair, edebiyatçının bu dergi ile Türkiye’nin aydınlanmasına yönelik çok yönlü ilişkisi vardı.
Bir cumhuriyet kadını idi.

Çetin Altan

Önce kızım Pırıl aradı. Sonra  İzmirli gazeteci arkadaşım Elvan Feyzioğlu… Haziran’dan bu yana sorup soruşturuyordum; neden Çetin Altan yazıları artık çıkmıyordu? Nebil Özgentürk bile “Vallahi bilmiyorum Salim” demişti. Gerisini tahmin etmek zor değil tabii…
Benim için Çetin Altan yazısı yazmak çok zor olmalı. Ama kayıtlarıma geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Her insanın hayatında her zaman Çetin Altan’lı anıları olmuyor.

Ya Kuşlar Rüzgar Güllerine Çarparsa!

Bir “e-kitap” yayımladım. Blogumdan ücretsiz indirebilirsiniz.
Öyküsünü kısaca önsözde anlattım. Burada da yer vereyim…
2011 yılının son aylarına doğru son kitabım Oyun Bitti üzerine  çalışıyordum. 35. Versiyon olmuştu ki kod adı “Ya kuşlar
rüzgâr güllerine çarparsa” idi… Yenilenebilir enerjinin ana
kaynaklarından biri olan rüzgârları enerjiye dönüştüren o devasa
kollar artık her taraftaydı.

Hesap Lütfen…

Bu yazı “hesap verilebilirliğin” kaçınılmaz olarak değerler hiyerarşisinde tek başına üst sıralara tırmanmakta olduğunu vurgulamak için İç Denetim Enstitüsü’nün dönemsel yayının kış 2015 sayısı için kaleme alınmıştı.Değerler basamağında hızla “bir numaraya” çıkmakta olan “hesap verilebilirliğin” önemini vurgulayan yazı aslında, ekonomiden siyasete, toplumsal duyarlılıklardan bireysel davranışlara kadar hepimizi yakından ilgilendiriyor.

Yönetim Kurulundan Sörf Tahtasına; Sıra Dışı Bir Terfi Öyküsü

Önce kıskandım… Sayfalarını belli belirsiz bir iç geçirmeyle çevirdim. Çünkü yazmak istediğim kitap elimdeydi.Hani tam zamanlı Alaçatılı olduğumdan bu yana beni tanıyanların “artık yeni bir kitap bekliyoruz senden” dedikleri kitap elimdeydi. Ne var ki ben yazmamıştım! Bugüne kadar yollarımızın kesişmediği ama yaşam tercihini yine benim gibi Alaçatı’dan yapmış Cihangir Koşu’nun yazdıklarını yudumluyorum.

Lekeli Markalar!

Türkiye Etik ve İtibar Derneği’nin yayın organı IN Magazine’in yaz dönemi sayısında yer alan “Lekeli Markalar” başlıklı yazımı paylaşıyorum. İyi okumalar…

 

“Yuvarlak topun köşeli skandalı“. Başlık Ertuğrul Özkök’e ait.  Hürriyet gazetesinde kendi köşesinden bağımsız FİFA’da olup bitenleri masaya yatırdı. Chuck Blazer’den söz ediyor Özkök.[1]  Parayı nasıl kazandığından çok nasıl harcadığı ile tanınan ve bir zamanlar Türkiye adına Amerikan Kongresinde lobi faaliyetlerinde bulunan bir isim olarak hatırlanıyor.

Şu kariyer dediğimiz gizemli sözcük!

“Büyüyünce ne olacaksın?”

Çocukluk yıllarımın bıktırıcı sorusuna her zaman yalapşap cevaplar vermişimdir.

Zaten standart meslekler etrafında tur atılan bir gevezelik seremonisiydi.

Doktor, mimar, mühendis, gemi kaptanı, uçak pilotu… Asker, polis… Mesleklerle ilgili hayal alemimiz bunlardan ibaretti.

“Tarzan veya Jane olmak, Tom Miks veya arkadaşlarından biri olmak”